HÜRRIYET / Salim BÜYÜKKAYA / MALATYA                                        06 AĞUSTOS 1997

Cumhuriyet köyü

 

Erzincan'ın Kemaliye İlçesi'ne bağlı Ocak Köyü'nde bu yıl 4'üncüsü yapılan Hıdır Abdal Sultan Kültür Etkinlikleri, binlerce kişinin katılmasıyla cumhuriyet ve Atatürk'e bağlılık gösterisine dönüştü. Bir köylünün yazdığı Ocak Marşı ile de Alevi düşüncesi, Atatürk, cumhuriyet ve laikliğe bağlılık dile getirildi. Evlerini ay-yıldızlı bayraklar ve Atatürk posterleriyle süsleyen köylüler, yine bayraklarla, Atatürk ve Hz. Ali pasterleriyle süslenen köy meydanındaki sahnede etkinliği gerçekleştirdi. Etkinliklere, Erzincan Valisi Recep Yazıcıoğlu ile Malatya Valisi Atilla Osmançelebioğlu da katıldı. Sanatçı Arif Sağ'ın konser verdiği etkinliklerde, mahalli ozanlar da çalıp söyledi, halkoyunları ve semah gösterileri yapıldı. Köylü yazarlar kitaplarını imzalarken, elişi ve kitap sergisinden elde edilen gelirin Hıdır Abdal Sultan Külliyesi için harcanacağı belirtildi. Gösterilerde en fazla alkışı, laiklik mesajı taşıyan marş aldı.

 

SABAH / HALİL YÜKSEL (SHA)                                                              10 AĞUSTOS 1997

Miting gibi şenlik Müzesi, kütüphanesi ve helikopter pisti bulunan Ocak Köyü'ndeki "Hıdır Abdal" şenliğini 10 bin kişi izledi 

 

Erzincan'ın Kemaliye ilçesine Ocak Köyü, geçtiğimiz günlerde ilginç bir etkinliğe sahne oldu. "Hıdır Abdal Sultan Ocağı 4. Kültür Etkinlikleri" adıyla düzenlenen şenliğe, yurdun dört bir yanından gelen 10 bin dolayında vatandaş katıldı. Müzesi, kütüphanesi, fırını ve helikopter pisti bulunan Ocak Köyü'ndeki etkinliklerde ünlü sanatçı Arif Sağ da bir konser verdi.

 

Hz. Ali'nin torunu

13'üncü yüzyılda yaşayan ve Hz. Ali'nin torunu olan Hıdır Abdal Sultan anısına düzenlenen etkinlikler çerçevesinde çeşitli toplantılar ve semah gösterileri yapıldı. Davetlilere kesilen kurbanlardan yapılan yemeklerden ikram edildi. Etkinliklere konuşmacı olarak katılan Hacı Bektaş ve Pir Sultan Abdal derneklerinin temsilcileri, ortak mesajlar verdiler. Konuşmacılar, "Biz, alevi ve sünni kardeşiz. Hiç kimse bizi bölemez" dediler. Etkinlikler Arif Sağ'ın konseri ve semah gösterileriyle son buldu.

 

HÜRRIYET / Emin ÇÖLAŞAN                                              06 AĞUSTOS 1999

Orda bir köy var uzakta

 

Erzincan'ın Kemaliye İlçesi'ne bağlı bir köy var uzakta. O köy bizim köyümüzdür, ama diğerleri gibi onu da bilmeyiz. Ocak Köyü. Bir Alevi köyü.

8 Ağustos Pazar günü bu köyde Hıdır Abdal Sultan Ocağı Kültür Etkinliği günü düzenlenecek. Bu etkinlik her yıl yapılıyor.

Ocak Köyü bildiğimiz köylerden değil. Orası bir uygarlık anıtı. Yurt sevgisinin, Atatürk sevgisinin, Alevi kültürünün simgesi.

Bu köy bir tuhaf! İçinde Karacaahmet evladı Hıdır Abdal Sultan Türbesi, 20 bin'e yakın kitap olan kitaplığı, alışveriş merkezi, cemevi, Ali Gürer anısına yapılan müze, kitap gelirleriyle yaptırılan mezarlık duvarları, bilardo salonu, Atatürk meydanı, Atatürk büstü, konuklara konuk evi, canlara can evi, aşevi, çocuk parkı, güneş enerjili hamam, Dursun Yetiş anısına yapılan yazlık aşevi, şehit Ferhat Ataibiş anısına yaptırılmakta olan spor tesisleri, camii, okulu ve dahası, bir helikopter pisti var.

Köy pırıl pırıl. Tarihi çeşmesi, taş fırını, hamamı onarılmış ve olduğu gibi korunuyor. Sokaklar asfalt. Suyu 10 kilometre öteden getiriliyor.

Köyün her yeri ağaçlandırılmış. Ocak Köyü'ne verilen padişah fermanları köyün müzesinde sergileniyor.

Burada kaç göç yok, bağnazlık yok, din sömürüsü yok. Burası gerçekten tuhaf bir köy!

Bir Alevi köyü.

***

Pazar günkü etkinlikler için gönderilen çağrı mektuplarında ‘‘Çiçek göndermeyiniz, bağışlarınızı makbuz karşılığında ağaç kampanyamıza yapınız’’ deniliyor.

Çağrıda çeşitli özdeyişlere yer veriliyor:

‘‘Öldükten sonra yaşamak isterseniz, ölmez bir eser bırakınız. Hazreti Ali.’’

‘‘En büyük ibadet, topluma hizmet etmektir. Hacı Bektaş Veli.’’

‘‘Hayatta en hakiki mürşit ilimdir. Mustafa Kemal Atatürk.’’

8 Ağustos etkinlikleri, pazar günü saat 12.30'da Türk bayrağının İstiklal Marşı ile göndere çekilmesiyle başlıyor. Sonra konuşmalar, semah ekipleri, Alevi folkloru, türküler ve gösterilerle devam ediyor.

***

Peki nasıl olmuş da bir köy bu duruma gelmiş? Hem de Doğu'da bir köy!

Yanıtı çok basit. Bu köyden çıkan, büyük kentlere göçen insanlar, yurtlarını unutmamışlar. Ona sahip çıkmışlar.

Ocak Köyü'nün birkaç yüzyıllık geçmişi var.

Türbesi burada olan Hıdır Abdal Sultan, peygamberimizin sülalesinden gelen bir din büyüğü. Dolayısıyla,Alevi vatandaşlarımız sık sık buraya gelip türbesinde dua ediyorlar, kurban kesiyorlar.

İşte bu ortamda Ocak'lılar köyleri ile ilişkilerini hiç kesmemişler. Dernekler kurmuşlar, köyü imar etmişler.

Orada bir kültür kalesi meydana getirmişler, kültür meşalesi yakmışlar.

Şimdi size Ocak Köyü Kültür ve Dayanışma Derneğiile köyün telefon ve faks numaralarını veriyorum. Bunun nedenini aşağıda anlatacağım.

Dernek merkezi İstanbul telefonu: (0 212) 220 89 97. Faks: 221 55 93.

Köy telefonu: (0 446) 754 41 69.

Muhtarlık telefonu ve faksı: (0 446) 754 40 60.

***

Bunları niçin verdim?.. Çünkü Ocak Köyü'nün insanları Türkiye için çok ilginç olacak bir model oluşturmuşlar. Çoğu köyden göçmüş ama oraya sahip çıkmışlar... Ve Avrupa standartlarında bir köyü hiçbir yerden yardım almadan, sadece kendi olanaklarıyla yaratmışlar.

Bu konuda bilgi almak isteyenler olursa, bu numaraları aradıklarında karşılarında bir muhatap bulabilirler.

Bizim insanımızın kötü bir huyu vardır.

Doğduğu yeri unutur gider. Göç eder, köyünü ve yuvasını sadece anılarında yaşatır. Oysa hemşeriler, hele varlıklı ve okumuş hemşeriler arasında bir örgütlenme olsa, onları yurtlarına bağlayacak bazı unsurlar olsa, belki onların köyleri de ihya olacak, en azından, her şeyi devletten beklemeden hizmet gidecektir.

Ocak Köyü'nün göç eden insanları işte bunu başarmış...

Ve Alevi kültürünün de sağladığı olanaklarla köyünü ihya etmiş.

Model gayet basit. Yeter ki bunu üstlenecek, yurduna sahip çıkacak birileri olsun.

Erzincan'ın Kemaliye İlçesi'ne bağlı Ocak Köyü'nü bu duruma getirenleri kutluyorum. Onlara büyük saygı duyuyorum.

 

SABAH / Necati Doğru  Kemaliye-OCAK KÖYÜ...                               12 AĞUSTOS 1999

Kemaliye'nin köyünün adı Ocak

Güneş'le Ay'ın dansına açar kucak

 

Dün Kemaliye'nin Ocak Köyü'nün bulutsuz gökyüzünde Ay, Güneş'i bir yanından sarmaya başladı. Güneşle ayın dansedip sevişmesi işte böyle başladı. Biz bu dansı Ocak Köyü'nde köylülerle beraber seyrettik.

Gökyüzü ışıl ışıldı.

Bulutlar gitmişti.

Saatler 14'e geliyordu.

Ay, sevgilisinin beline sarılan sırılsıklam bir aşık gibi güneşi özlemle, arzuyla, sevgiyle örtüyor, Güneş hilal şeklini alıyordu. Dakikalar ilerliyor, hilal daha da inceliyordu. Güneşin hilal biçimini almış ışığı, o anda kara diskin kenarındaki ışıltılı bir elmas gibi parlıyordu.

Saniyeler aktılar.

Saatler 14.35'e gelmişti.

Elmas ışık da ufalıyordu...

Hava da akşamın ölgün ışıkları iniyormuş gibi kararıyordu. Ay yürüdü yürüdü...

Güneş'i bütünüyle örttü. Güneş Güneş olmaktan, Ay da Ay olmaktan çıkmış ikisi birbiri içinde erimiş, gökyüzünde simsiyah bir tepsi duruyordu. Hava gece olmuş gibi karardı, gökyüzünde parlak yıldızlar belirdi. Ocak Köyü'nün tavukları gece olduğunu sanıp sustular, köpekler havladılar, köyün mesire yerine bakan alanda keçi sürüsü gece olduğunu sanıp ağaç altlarına sessizce büzüldüler.

2 dakika sürdü...

Saat 14.37'i geçiyordu.

Güneş'in Ay'ın arkasından süzülerek çıkmaya başladığını gördük. Gökyüzü birdenbire aydınlandı. Ay, Güneş'in önünden "şimdi gidiyorum ama sana bağlıyım, ebediyen seni seveceğim" dercesine yavaşça çekildi.

Muhteşem bir olaydı...

Muhteşem bir dans...

Kemaliye'nin köyünün adı Ocak, Güneş'le Ay'ın dansına açmıştı kucak.

***

Baktım, herkes sevinçliydi...

Oysa tarihte insanlar Güneşi görünmez eden bir kötü gücün varlığına inandılar ve bu kötü gücü korkutup kaçırmak için davullar çaldılar, göğe oklar attılar, insan kurban ettiler. Amaç hep aynıydı: Güneş'in yeniden doğmasını sağlamak. Üç gündür Erzincan, Kemaliye ve birkaç köyünü gezdim. Burada yeni bir model örtünüp kaybolmuş güneşin yeniden doğuşu gibi uç veriyor.

Erzincan'da yeni model oluşmakta.

Sorunu çözmek için...

İyiyi yapmak için...

Kaliteye ulaşmak için...

Ekonomik krizi aşmak için...

Erzincan'da ekonomik olanaklar birleştiriliyor. Yüzyıllardır Anadolu için söylenen; "Türkler ortak iş yapamazlar, birleşip sinerji yaratamazlar" hükmü değişiyor. Erzincan'a geldiğim pazartesi günü, kentin 5 kitapçısının birleşip, tek bir kitapçı halinde yeniden doğduğunu duydum. Vali Yardımcısı Kemal Yurtnal'ın bana söylediğine göre, krizle yok olup gitmemek için 10 fırıncı birleşip tek fırıncı olmuşlar. Festival sırasında burada rastladığım ve kendileri de Kemaliyeli olan Ulaştırma eski Bakanı Hasan Basri Aktan ile FP milletvekili Ali Coşkun, yıllar önce büyük kentlere göç etmiş, orada tutunmuş Erzincanlılar'ın şimdi memleketlerinde ekonomik, kültürel güç taşıyan yeni bir model geliştirdiklerini örnek örnek anlattılar.

***

Örneğin; Güneş'in tutulmasını izlediğimiz şu Ocak Köyü'nde baktım; müze, kütüphane, cami, cemevi, türbe, asfalt yol, çarşı, fırın, çocuk bahçesi, piknik alanı, su şebekesi, kanalizyon var. Tercan taşıyla Köy Konağı yapmışlar. Anfi tiyatro, spor sahasını da projelendirmişler. Burası bir alevi köyü... Erenler yatağı... Şu anda 40 bin köyün hiç değilse 30 bini Ocak Köyü gibi olsaydı, bugün Türkiye, Almanya gibi kalkınmış bir ülke olmaz mıydı? Olur muydu, olmaz mıydı?

Bilmiyorum...

İstanbul'da Kadıköylüler, Yeşilköylüler, Bakırköylüler gelsinler de gözleri köy görsün. Öneriyorum. Ocak Köyü'nü bu hale yıllarca önce İstanbul'a göçedip, orada mobilya sektöründe başarılı olmuş, fabrikalar kurmuş, ya da İstanbul'da eğitim görmüş, tutunmuş eski Ocaklılar getirmişler. Kapalıçarşı'da tutunmuş Erzincanlılar Yeşilyurt Köyü'nü, mühendis, doktor, avukat olmuşlar Başpınar Köyü'nü, ünlü kasaplar Ergü Köyü'nü, et tüccarları Sarıkonak Köyü'nü yeniden imar etmişler. Emekli olanlar gelip, baba evlerine yerleşiyor, emekli olmayanlar her yıl tatillerini yeniden onarttıkları eski köy evlerinde geçiriyorlar. İstanbullu Erzincanlı, şimdi memleketine para, bilgi, deneyim şırınga ediyor. Genç Kaymakam Uğur Kolsuz'un seçkin çabalarıyla ilçeye kazandırılan 300 yıllık kilise binasında hizmete sokulan Kemaliye Müzesi de işte bu yeni modelin bir ürünü olarak ortaya çıkmış bulunuyor.

Erzincan'da yeni bir model...

Ana rahimine düşmüş, büyüyor.

SABAH / YAVUZ DONAT                                                 23 Mayıs 2007             AB'ye "çoktaaan" girmiş bir köy: Ocak        

ELAZIĞ - Erzincan istikametinde ilerlerken, Arapgir'i 15 kilometre kadar geçince yolun "solunda" bir tabela görürsünüz:
"Ocak köyüne gider."
Köy "yamaçta." Ağaçlıklar içinde. "34 kilometre" içerde. Mutlaka uğramalısınız.
Türkiye'de "AB standardında" kaç köy var, bilemiyoruz ama...
Ocak bunlardan biri. Köyün meydanında "erkek tuvaleti" de var, "bayan tuvaleti" de. Köyde "helikopter pisti" bile var.
Köy kuruldu kurulalı hırsızlığın "H" si nedir, bilmiyor.

 

Burası Anadolu'ya Türklüğü ve İslam'ı yaymak için yola çıkan "Alperen" lerden Hızır Abdal' ın köyü. Hızır Abdal "Karacaahmet'in" evladı.
Köyde kışları "8-10 aile" oturuyor.
Yazları "büyük kentlerden baba ocağına tatile gelen" 250-300 aile.
"Müze" var.
"Cemevi" var.
Cemevinin hemen bitişiğinde cami var. İsteyen cemevine gidiyor, isteyen camiye. Ayrılık, gayrılık yok. Herkes kardeş.

 

Ocak köyü, Aleviler'in Hacıbektaş'tan sonraki en önemli merkezlerinden. Köyden, Keban Baraj Gölü görünüyor. Hızır Abdal Sultan türbesini, cemevini, camiyi, müzeyi gezdik ve köylüye sorduk:
- Oylar nereye?
Başladılar gülmeye:
- Elbette CHP'ye... Deniz abimize.
Köylülerden biri araya girdi:
- Ötekiler kusura kalmasınlar canım. Ara sıra, tek tük başkasına da oy çıkar. Nazarlık misali.